Konuk Yazar; Dr. İpek Kışlalı
İnsanın yaşamda, kariyerinde, çevresine, sevdiklerine kendini gösterme ihtiyacı vardır. Kimi zaman kendini göstermekte zorlandığı anlar, dönemler olur.
Bir o kadar zor olan, insanın kendini görme ihtiyacını karşılayabilmesidir.
Birilerinin bizi nasıl gördüğünü bilmemiz, performansımızın iyileştirilmesi için eşsiz bir geri bildirim kaynağıdır. Bazı durumlarda, kendimizi gördüğümüzden çok daha farklı görünürüz çevremize; sandığımızdan çok farklı izlenimler uyandırırız. Gerçekte kim olarak, nasıl hissettiğimiz, kim ve nasıl olduğumuz, kim olarak, nasıl göründüğümüz ile kim olmak, nasıl olmak istediğimiz arasında ayrı ayrı yollar oluşur.
Kendini görmeyi başarabilen insan, bu ayrı yolları kesiştirme şansını yakalayabilir ve dengeye ulaşabilir. Kendimizi görmeye yardımcı olanları ise aradığımız her yerde bulabiliriz:
Aynaya baktığımızda kendi gözlerimizde, gülümsememizde, bize ayna olan profesyonellerin, koçların, akrabaların, arkadaşların yaklaşımlarında, sohbetlerimizde, başarılarımızda, gözyaşlarımızda, yeni güne uyanışımızda… kendimizi görürüz aslında.
Belirleyici olanın ışık ve kendi ışığımız olduğunu fark ederiz bir süre sonra. Kendini gösteren ve kendini gören yaydığımız, yayılan ışık. Varız ve buradayız. Biz yoksak, bizim için yok aynanın yansıması.
Aynalardan beklediklerimiz aslen kendimizden beklediklerimiz olduğundan, ışığa yön vermek gerekiyor. Aynalara, çevremize bu gözle de bakalım. Karşıdan bir adım bekliyorsak, bir sıralama değişikliği yapıp kendimiz bir adım atalım. “Ayna ayna söyleyeyim sana…”, diyelim ve bakalım o cevaben ne diyecek.
Dr. İpek KIŞLALI
Temmuz 2018