HUKUKÇULAR İÇİN KOÇLUK & MENTORLUK -2
Dünyayı olduğu gibi görmeyiz, olduğumuz gibi görürüz. Öyleyse siz kimsiniz, hikayeniz nedir? Siz değiştikçe ve geliştikçe hikayeniz de değişiyor mu yoksa aynı mı kalıyor? Bir insan olarak, hukukçu olarak ve bir lider olarak siz kimsiniz?.
Hukuk Bürosunda avukatlık yaptığım yıllarda, ben de pek çok avukat gbi ağırlıklı olarak danışmanlık hizmetini teknik olarak doğru vermeye, araştırmaya, raporlamaya, olası hukuki sonuçları ve ihtimalleri doğru ve güzel bir şekilde sunmaya odaklıydım. Müşteri memnuiyeti her zaman öncelikli konuydu! Hangi seviyede çalışırsanız çalışın astınızı, üstünüzü, ortak avukatsanız bile diğer ortak avukatları, müşteri(leri)nizi, muhasebenin taleplerini, saat girişlerini, pro-bono yapılacak işleri, zaman baskısı altında çalışmayı vs. hepsini idare etmek ve elbette bu arada bir de özel hayatınızı, varsa bir eş ve/veya çocuğu idare etmek ne kadar mümkündür? Benim avukatlık yaptıgım 1998-2014 yılları arasında koçluk da henüz yeni yeni gündeme girmeye başlamış ve pek çok yeni kavram gibi şüpheyle yaklaşılan bir akım olarak görülüyordu. Mevlana’nın “sen yola çık, yol sana görünür” dediği gibi ben yeniliğe ve değişime her zaman ilgili yapım sayesinde hayatımdaki dengesizliği ve yolunda gitmeyen işleri farkedip 2007 yılında kendim için ilk kez koçluğu deneyimleyerek altı ay kadar o zamanın Türkiye’deki öncü koçlarından birisi ile çalışmıştım. Bu süreç ve aynı yıllarda yapmaya başladığım nefes terapileri, detokslar, enerji çalışmaları benim dönüşüm yolculuğumun başlangıcı oldu. Ben çok severek yaptığım mesleğimin hayatımdaki dengeyi bozduğunu düşündüğüm için ve bu dengeyi yeniden kurabilmek adına farklı bir yolda yürümeyi seçtim. Geçtiğim yollar benim için de bazen sisli, dumanlı, bazen dikenliydi ama sonuçta tüm bu yollar beni bana getirdi ve kendim için doğru yolu bulduğum için, bugün istediğim dengeli hayatı yaşıyorum. Peki benim o yıllarda yaşadığım zorlukları yaşayan, halen o sorunlarla boğuşan, dengesini kaybetmiş veya kendinden ve seçimlerinden şüphe eden onlarca, yüzlerce avukat için farklı bir hayat olabilir mi?
İlk makalemde bahsettiğim Kaynak Kitaptaki ilk bölüm Rebecca Normand-Hochman’ın kaleme aldığı “Mentörlük, koçluk ve hukuk pratiği” isimli ve şöyle başlıyor: “Hepimiz biliriz ki sanatçılar, sporcular ve başarılı iş yöneticileri, yetkinliklerini ve performanslarını arttırmak için bir koçla veya mentörle çalışırlar. Ancak hukuk mesleğine gelince koçluk ve mentörlük nedense performans düşüklüğü ile ilişkilendiriliyor ve avukatlık gibi bir meslekte kavramsal bilgi ve yetkinliklerin çoğunun mesleki eğitimin dışında kazanıldığı bilinse de, koçluk ve mentörlükle kazanılabilecek yetenek gelişimi olanaklarının farkında olan çok az sayıda avukat vardır” . Ne dersiniz sevgili eski meslektaşlarım, yakın geldi mi kulağınıza? Makale şöyle devam ediyor: “araştırmalar gösteriyor ki kişisel öğrenme stillerinin dışında, en etkili öğrenme, kendi şahsi tecrübelerimizle ve başkalarıyla etkileşim içinde olmakla gelen öğrenmedir. Okuduklarımızın %10’unu, duyduklarımızın %20’sini, gördüklerimizin %30’unu, başkalarıyla tartıştıklarımızın %70’ini, kendi deneyimlediklerimizin %80’ini, başkalarına öğrettiklerimizin %95’ini ve soru tekniğiyle başkalarına öğrettiklerimizin %98’ini hatırlarız” .
Yukarıda “çok az sayıda” diye nitelendirilen avukatlar, aslında Kaynak Kitabın 2014 tarihli olduğu düşünülürse bugün artık sayıca çok daha fazla olmuştur. Yurtdışındaki pek çok orta ve büyük ölçekli hukuk bürosunun artık birer “liderlik gelişim departmanı” veya “Avukatlar İçin Gelişim Yöneticisi ” (“Attorney Development Manager”) vardır veya dönem dönem dışardan bir koçla veya mentörle çalışırlar. Geçmiş yıllarda az sayıda diye nitelendirilen ancak kanımca bugün sayıları çoğalan pek çok avukat ve hukuk bürosu ortağı ile çalışma şansına sahip oldum ve bu karşılıklı etkileşim süreciyle herbirisinin mesleki ve kişisel olarak hatırı sayılır mesafeler aldığına şahit oldum. Aslında Kaynak Kitapta da pek çok yerde değindiği gibi daha donanımlı hukukçuların yetiştirilmesi için hukuk fakültelerinin, hukuk bürolarının ve Baroların da mentörlükle ilgili inisiyatifler geliştirmesi hem mesleğin saygınlığının artması hem de mesleki yetkinlik dışında insan ilişkilerinde yetkin hukukçuların yetişmesi için en temel ve etkili yollardan biridir. Bu vesileyle buradan hukuk bürolarina, hukuk fakültelerine ve Barolara sesleniyorum. Kendi hukuk büronuzun sahibi olabilirsiniz, veya bir hukuk bürosunda çalışan herhangi bir seviyedeki avukat ya da bir kurum için çalışan avukat olabilirsiniz, peki aşağıdaki farkındalık ve yetkinliklere sahip olsanız nasıl olurdu?
.bir insan, hukukçu ve lider olarak kim olduğunun farkında olan,
.kendi hayat planıyla ilgili nasıl bir yol çizeceğini bilen,
.başkalarının hayatını nasıl etkileyeceklerini bilen,
.sınırlarının ve kapasitesinin nereye kadar esneyebileceğinin farkında olan,
.insan ilişkilerinde etkili ve başarılı,
.iletişimde ustalaşmış,
.mütevazi ama özgüveni tam,
.duygusal zekası gelişmiş,
.stresini yönetebilen,
.sağlıklı beden, zihin ve ruh haline sahip,
.disiplinli ve hayatına hizmet eden alışkanlıkları geliştirmiş...
Bu liste daha da uzar, ve burada sıraladığım yetkinlikleri temel olarak üç ana başlık altında toplarsak bunlar: bilişsel, duygusal ve davranışsal yetkinliklerimizdir.
Bundan sonraki en az iki-üç makale boyunca yurtdışındaki yaklaşımları da anlatarak Hukuk Bürolarında çalışan avukatlar için koçluk ve mentörlük konusunda neler konuşuluyor ve uygulanıyor bunlara bakacağız. Elbette hukukta da her sorun veya uyuşmazlık nasıl ki kendine özgüdür (sui generis) ve farklı çözüm alternatifleri oluşturulabilir, bu konuda da her hukuk bürosunun kendi dinamikleri özelinde yöntemler geliştirilebilir.
Kısa bir giriş yapacak olursak, aslında yapılacak koçluğun kapsamı, hukuk bürosu açısından koçun içerden mi yoksa dışardan mı olacağını belirleyecektir. Bununla birlikte bazı jenerik faktörler büro dışından (harici) koçların kullanılmasının daha iyi olacağını anlatır. Bu jenerik faktörleri dört başlık altında toplayabiliriz :
1.Gizlilik (confidentiality): pek çok profesyonel, işyerindeki perfomanslarını etkileyen şahsi meselelerini ve bu konulardaki duygu ve düşüncelerini büro içinde birisiyle konuşmak yerine dışardan birisiyle konuşmayı tercih ettiğini belirtmiştir.
2.Firma kültürü ve organizasyondaki hiyerarşik yapı: pek çok hukuk bürosu ortağı, şahsi veya mesleki kaygılarını kendilerinden daha alt kademedeki avukatlarla paylaşmanın adil ve uygun olmadığını söylemişlerdir. Ancak hiyerarşiye çok da önem vermeyen Y kuşağının ortaklık kademlerine gelmeye başlamasıyla bu yaklaşımın da öneminin azalabileceği düşünülüyor.
3.Danışanın, iş ortamını veya ortamdaki bazı anahtar pozisyondaki kişileri ilerlemenin önünde bir engel olarak görmesi: koç ile danışan arasındaki güven ve gizlilik ilişkisi koçluğun ilk seansından temeli atılan en önemli konulardan birisidir, buna da harici bir koçla çok daha hızlı ulaşılabilir.
4.Uzmanlık alanı ve deneyimi: bu iki taraflı işleyebilir. Bazen firma kültürü ve işleyişi hakkında derinlemesine bilgi sahibi olan bir avukatın bir iç koç olarak çalışmasının çok büyük katkıları olabilir; ancak kişi özelinde çalışılacak koçluk konularının, yapılan işlerle ilgili bilgisi olan ve bunun yanında yetkinlik geliştirme ve psikoloji alanında da eğitimi olan bir dış koç tarafından bu sürecin yürütülmesinin asıl işi avukatlık/danışmanlık olan bir ortak veya kıdemli avukat tarafından yapılmasından daha iyi olacağını savunur bu yaklaşım.
Hangi yaklaşımın seçileceği hukuk bürolarının kültürü ve iç dinamikleriyle ilgili olarak beyin takımının karar vereceği bir konudur. En temel işleri okumak, anlamak, sorgulamak ve çözüm üretmek olan büroların, çalışanlarına verdiği değeri göstermelerinin en kısa yollarından birisi de onların kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlamalarıdır.
İlk paragrafta yazdıklarıma bakın lütfen; her birimiz hayat denen bu yolculukta kendi hikayemizi yazıyor ve oynuyoruz. Yaptığımız iş veya işler aracılığıyla kendimizi ifade ediyoruz. Bir yandan “işini iyi yapan” insanlar olmaya çalışırken bir yandan da biricik ve kıymetli hayatımızla “insan olma ve tekamül yolculuğumuzu” da hakkını vererek sürdürmeye çalışıyoruz. Öyleyse kendimizin bugünkü halinden gelecekteki haline giderken doğru tohumları ekerek ilerlemek en temel amaçlarımızdan birisi olmalıdır.
Kendini geliştirmeye açık tüm hukukçulara katkısı olması dileğimle, şimdilik hoşçakalın.
AV. PINAR AYDEMIR BASARAN, ACC
EYLÜL 2024
_____________________________________________________________________________________
(1) Sevgili Gülsün Zeytinoğlu’na teşekkürlerimle
(2) Rebecca Normand-Hochman, Mentoring and Coaching for Lawyers-Building Partnerships for Success (Globe Law & Business/IBA, 2015)
(3) Ibid, 5
(4) Ibid, 5
(5) İbid, 64